DEVAM: 55- MUSİBET
ÜZERİNDE SABRETMEK HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثَنَا
الوليد بْن
عمرو بْن
السكين. حَدَّثَنَا
أبو همام.
حَدَّثَنَا
موسى بْن عبيدة
حَدَّثَنَا
مصعب بْن
مُحَمَّد،
عَن أبي سلمة
بْن عَبْدُ
الرحمن، عَن
عائشة؛
-
قالت: فتح
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
بابا بينه
وبين الناس.
أو كشف ستراً
فإذا الناس
يصلون وراء
أبي بكر. فحمد
اللَّه على ما
رأى من حسن
حالهم، ورجاء
أن يخلفه
اللَّه فيهم
بالذي رآهم.
فقال ((يا أيها
الناس! أيما
أحد من الناس،
أو من
المؤمنين
أصيب بمصيبة
فليتعز،
بمصيبته بي،
عَن المصيبة
التي تصيبه
بغيري. فإن
أحداً من أمتي
لن يصاب
بمصيبة بعدي،
أشد عليه من
مصيبتي)).
فِي
الزَوائِد: في
إسناده موسى
بْن عبيدة الربدي،
وهو ضعيف.
Aişe (r.amha)'dan
şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (vefat edeceği gün)
kendisi ile cemaat arasında bir kapı açtı veya aradaki örtüyü kaldırdı. Baktı
ki, cemaat Ebu Bekr (r.a.)'ın arkasında namaz kılıyor. Cemaatin bu iyi halini
görmesinden dolayı ve gördüğü bu halin kendisinden sonra da devam etmesi
hususunda kendisine Allah Teala'nın halife olması ümidiyle Allah'a hamdetti.
Sonra buyurdu ki:
«Ey insanlar!
İnsanlar dan veya mu'minlerden herhangibirisinin başına bir musibet geldiğinde
benim ölümüm ile onun başına gelen musibeti düşünmekle başına gelen başka
musibeti hafifletsin. Çünkü benim ümmetimden hiçbir kimse, benden sonra benim
musibetim'den daha şiddetli bir musibetle karşılaşmıyacaktır.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadında bulunan Musa bin Ubeyde er-Rabai
zayıftır.
AÇIKLAMA: Zevaid türünden olan bu hadisin açıklamasında
Sindi şöyle der: "Nebi (s.a.v.)'in vefatıyla ilgili bazı hadislerde
belirtildiği gibi Nebi (s.a.v.) vefat edeceği gün Aişe (r.anha)'nın odası ile
mescid arasındaki kapıyı açmış veya aradaki perdeyi açmış ve cemaata bakmış.
Cemaat, Ebu Bekir (r.a.)'ın arkasında namaza durmuştu. Cemaatın imamla beraber
toplu halde namaza duruşlarından hoşlanan Nebi (s.a.v.); hem cematın bu iyi
halinden dolayı Allah'a hamd etmiş hem de ölümünden sonra ümmetinin bu iyi
halinin devamı için Allah'u Teala'nın Onun yerine yardımcı olacağını umduğundan
hamd etmiştir. Nebi (s.a.v.) kendisinden sonra ümmetinin başına gelecek
musibetlerden dolayı dağılmalarından korktuğu için, gelecek musibetlere karşı
sabırlı olmalarını tavsiye etmiş ve ümmetin başına gelen en büyük musibetin,
Allah'ın Resülünün vefat etmesi musibeti olduğunu hatırlatmış, mü'minlerin
başına bundan daha çetin bir musibetin gelmiyeceğini bildirmiş ve en çetin olan
bu musibetin hatırlanması için mü'minin başına gelen her hangi bir musibetin
hafifletilmesi yolunu göstermiştir. Zira küçük musibet, büyük musibet yanında
yok olmaya mahkumdur. Büyük musibete karşı sabreden mü'minin, küçük musibet
karşısında sabırsızlık etmesi yakışmaz."
Gerçek manada
Allah'ın Resülünü tanıyan ve seven bir mü'min, sahih hadislerie sabit olduğu
gibi, Nebi (s.a.v.)'i babasından, annesinden, evladından, malından ve kendi
canından daha fazla sever. Hal böyle olunca Resulullah (s.a.v.)'in vefatı
musibetini en büyük musibet olarak görür ve tüm musibetler, bu musibet yanında
onun gözünde küçülür. Allah bizi ve okuyucularımı gerçek manada Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'i seven ve şefaatine kavuşanlardan eylesin. -Amin-